Ey güzel ülkem....
Aslında bu başlığın ardına ne yazarım diye düşünmüyor insan, hani hiç
konu bulamasan, yaz bir iki kelime nasılsa birilerine dokunur...
Bu canım ülkem allaha emanet gidiyor bir yerlere, bir grup insana
soruyorsun ve herşey yolunda diyor, diğer gruba soruyorsun, biz koyun
olursak güdenimiz çok olur diyor. Aslında bu cevaba istinaden bir kafa
atmak gerekir o kişiye...
Adama sorarlar kardeşim, koyun olmamak için sen ne yapıyorsun? Hadi
kendin için bir şeyler yapmadın, çocukların için ne yapıyorsun? Nasıl
bir bakış açısıdır, aslında hangi bakış açısı doğrudur? Ailelerin çoğu
çocuklarının eğitimine para harcamak yerine ellerindeki parayı onların
geleceğine yatırım amaçlı ayırıyorlar. Bir dostumun şu sözü benim için
en değerlisidir. "Ben çocuğuma evler köyler bağışlayacağıma, iyi bir
eğitimle koluna altın bilezik takmayı tercih ederim, o nasılsa eline
aldığı iyi bir meslekle kendine ev, köy alır..." Doğrusu da budur.
Ülkede TV izleme oranı %87 kitap okuma oranı %4 ne garip değilmi? Böyle
bir ülkede devletten iyi bir eğitim standardı beklemek ne kadar doğru?
Diğer taraftan, bir öğretmene bakıyorsun, devlette çalışırken verdiği
eğitimin kalitesi yerlerde sürünürken, bir kollej de çalıştığında, en
yüksek kalitede eğitim verebiliyor. Bütün bunların nedeni nedir?
Canım ülkemde, işinden memnun olan bir tek allahın kulu yok arkadaş,
adam sohbetin ilk on dakikasında işi ile ilgili bir sürü sıkıntıdan
bahsediyor, bu çalışma ile kendi işimi yapsam köşeyi dönerim diyor. E
kardeşim yap o zaman, neden duruyorsun. Bul iyi güçlü ve yeni bir fikir,
çık kendi işini yap. Ama bu işi detaya dökecek adam sayısı bir elin beş
parmağını geçmez. Yahu madem kendi işini yapacak gücün var niye yumurta
ucuna gelince, sanki bu güne kadar hiç şikayet etmemiş gibi
davranıyorsun? Bu neyin kafası allah aşkına? Gerçi ülkede en hızlı iş
kuran ve bu işleri en hızlı batıran insanlarda biz değilmiyiz? 10
dakikada şirket kurarız, 1 dakikada batırırız. Ülkede kurulan
işletmelerin %70 - 80 i ilk yıllarında kapanıyor. Ekonomistler ne der
ben bilmem ama, bence bunun iki nedeni var. Biz bakıyoruz, bu ülkede
hangi iş para kazanıyor, hepimiz bu kazançtan pay almaya çalışıyoruz,
kimse konu hakkında ne bildiğine bakmıyor, yeni bir fikir geliştirip iş
hayatına atılan insanların sayısı çok az. Bir diğer nedeni ise çok
sabırsız bir yapıya sahip olmamızdan kaynaklanıyor. Parayı bir işe
koyduk mu hemen para gelsin istiyoruz. Olurmu hiç kardeşim. Hiç cefa
çekmeden sefa çekilir mi?
Gerçi hayatın gerçek anlamı nedir bunuda sorgulamalı insan, sabah
haberlerde küçük bir kızın haberi vardı, kız doğuştan kolları olmadan
dünyaya gelmiş, yıllarca doktor doktor gezmişler, en sonunda doktorlar
çocuğa protez kol takılabileceğini söylemişler, kolun ücreti 108 bin tl
imiş, aile durumu olmadığı için, biricik çocuklarını kaderine bırakmak
zorunda kalmış. Küçük çocuksa inancını ve azmini hiç kaybetmemiş, o
şimdi ayakları ile hemen her ihtiyacını görebiliyor, yazı yazıyor, yemek
yiyiyor ve daha pek çok şeyi ayaklarını kullanarak yapabiliyor. Buna
rağmen hiç umudunu kaybetmeden kollarına kavuşabileceği günü bekliyor.
Ne garip değil mi? Bir tarafta sadece 108 bin tl olmadığı için kollarına
kavuşamayan ama gözlerinin içi gülen bir kız çocuğu, diğer tarafta,
kazandıkları ile mutlu olamayan bir sürü insan...