Döner Kavşakta Sıkışmak
Zaman zaman bir karar vermenizin gerektiğini, ancak bir türlü karar veremediğinizi hissettiğiniz anlar oldu mu? Neyin doğru olduğunu bilmeden, yüreğiniz sizi bir karara yönlendirirken, mantığınızın başka bir kararı onadığı durumlar...
Öyle bir duygudur ki, seni sürekli içine çeken ve her defasında daha da derine iten bir girdabın içindeymiş gibi hissedersin kendini. Hangi kararın doğru olduğunu hiç bilemezsin ve hiç bir zaman da bilemeyeceksin aslında. Peki insan mantığının mı, yoksa duygularının mı peşinden koşmalı?
Mantık her zaman düşünmeye odaklıdır, o nun lugatında hisler yoktur, onun için yalnızca hayatda ne doğru ise o vardır. Duygular ise hislere odaklıdır. Ama dedim ya gerçekte neyin doğru olduğunu bilmek neredeyse imkansız, çünkü her iki kararı da aynı anda uygulamak ne yazık ki pek mümkün değildir. O halde mantıklı olanı mı seçmeliyiz? Gelin bir bakalım; hayatınızı derinden etkileyecek ve işiniz için çok önemli bir karar vermeniz gerekiyor. Duygularınız sizin o işi yaparken daha çok mutlu olacağınıza odaklanmış durumda, fakat bu yeni iş sizin için tam olarak bir başlangıç aynı zamanda, yola çıktığınızda bazı zorluklar sizi bekliyor olacak, belki aylarca para kazanamayacaksınız, belki de tam tersi olacak işler hızla büyüyecek ve çok kısa zamanda para kazanmaya başlayacaksınız, ama herşeyden daha önemlisi kazansanız da kazanmasanız da kesin olan, bu işte çok daha mutlu olacağınız. Diğer taraftan zaten oturmuş ve yıllardır çalıştığınız bir işiniz var, ancak işyerinde sizi mutlu olmaktan uzaklaştıran bazı gelişmeler yaşanmakta son yıllarda. Örneğin kariyer yolları kapanmış durumda, kişsel gelişiminize katkı sunan bir fırsatta yok, üstelik kazancınız da bundan sonra sizi pek mutlu etmeyecek. Hiç bir değişikliğe fırsat vermezseniz bu iş yerinde bir kaç yıl daha çalışma şansınız olacak, ancak bir kaç yıl sonra işten çıkarılmayacağınızın bir garantisi de yok... Siz ne yapardınız? Bir düşünün!!!
İşte bu çizgi öyle ince ve öyle kırılgandır ki, sizi her an derin bir uçuruma atabilir. O halde karar verilmesi gereken gerçekte sizi neyin mutlu edeceğini bulmaktır. Bazen insanlar isteklerinin peşinden koşarken duygularının esiri olup çıkarlar. Duygular ise çok değişkendir. Belkide o an yapılması gereken hissettiklerinizin gerçek duygularınız olup olmadığına karar vermek olacaktır. Hatta insan bazen farkında olmadan mutluluğunu kendisi yok etmektedir. Düşünsenize, yıllaca çok severek yaptığınız bir işten ne olmuştuda birden bire keyif almamaya başlamıştınız? Belkide bizler burnumuzun ucundaki mutluluğumuzun farkına varamıyoruz ve o girdabın içinde dönerek dibe çöküyoruz. Oysa sadece işimizin gerektirdiklerini yapsak o girdap bizi asla dibe çekmeyecek... Üstelik bu kargaşaya kapıldığımızda kendi sonumuzuda hazırlamış oluyoruz bir nevi, işimizi geliştirmemizi sağlayacak fırsatları da görmemeye başlıyoruz bir süre sonra ve bu defa işler olumsuza dönmeye başlıyor. Ve ne yazıkki kötü son belkide gerçekte hiç istemeyeceğimiz bir son ile karşı karşıya kalıyoruz. Yaşamda her karanlığın ardının bir aydınlık olduğunu unutmamak ve bu açıdan bakarak değerlendirme yapmak gerekir, kötüye giden iş yaşantımızı daha kötü hale getireceğimize elimizden geleni yapmalı ve suların durulmasını beklemeliyiz. Bu durgun suda aynı güneşli günleri yaşamanıza fırsat verecek olumlu bir yaklaşım olacaktır.