top of page

Ego ve Siz...

 

    Ben insan eğilimli bir kişiliğim, benim için insanlar ile iyi ilişkilerde olmak son derece önemlidir, genellikle karşılıksız ilgiliyimdir insanlara, hep çok iyi niyetli olduğum ve bu yüzdende sürekli zarar gören taraf olduğum söylenir bana. Peki bu konuda benim düşüncem ne? Bunu kaç kişi sormuştur sizce? Ben bu durumdan rahatsız mıyım? Bilerek mi bu kişilik yapısını seçtim? Aslında yaşamınızda seçeceğiniz yolun doğru olup olmadığına siz karar verirsiniz, siz nasıl isterseniz öyle yaşarsınız bu hayatı, ya da olması gereken budur. Ne yazık ki ülkemizde çok küçük yaşlardan itibaren hep yönlendiriliyoruz, asla kendi yolumuzun seçimini bizler yapamıyoruz. Sonra yaşımız ilerleyip kendi varlığımızın farkına vardığımızda, asi bir tavırla seçimler yapmaya çalışıyoruz, bu durum bizi bazen doğru yola sürüklese de, çoğunlukla topluma ters seçimler yapmak zorunda kalıyoruz. Aslında nasıl bir baskı dünyasında yetiştiğimizi anlamak için yalnızca küçük bir çocuğun hayatını incelememiz yeterli olacaktır. Acaba çocuğunuza bir gün içinde kaç kez hayır, yapma ve sessiz ol gibi sözlerle kısıtlamalar getiriyoruz? Sanırım bizler disiplinin dozunu ayarlamakta sorun yaşayan insanlarız. Büyüklerimizin çocukluk ve gençlik dönemlerinde nasıl bir disiplin ile büyüdüklerini hiç merak etmiş miydiniz. Babamın, o zaman ki çocukluğa bakışı anlatan bir hikayesini sizlerle paylaşmak istiyorum. 60 lı yıllar, o zamanlarda ülkede oyuncak gerçekten zor ulaşılan bir malzeme, üstelik çok da pahalı.  Babam abisi ile birlikte dağdan buldukları bir ağaç parsasını alıp doğruca marangozhaneye giderlermiş. Kapıda marangozun işinin bitmesini saatlerce bekler ve büyük bir hevesle o ağaç parçasından bir tornet yaptırırlarmış, akşama kadar bir amcam çeker babam biner, bir babam çeker amcam binermiş, akşam eve gittiklerinde torneti fark eden babaları, eline geçirdiği balta ile o torneti paramparça edermiş. Eee tabi o devirler yokluk dönemleri, ülke büyük bir savaştan sonra yeni yeni toparlanıyor, kültür oynamak üzerine değil, çalışmak üzerine kurulmuş bir kültür o zamanlar. Şimdi ise insanlar üniversiteden mezun olup iş beğenmez ve tembel tembel evde oturur hale geldiler. Düşünsenize biz çocuğumuza kıyamayıp onu oyuncaklara boğarken, o zamanlarda oyun oynamasınlar diye çocukların kendi emekleri ile sahip oldukları oyuncaklar bile parçalanıyormuş. Disiplin hayatın önemli bir parçası elbette, dozunu doğru ayarlayabildiğinizde yemeklerden sonra yenen bir tatlı keyfi verir insana. Ama insan her şeyden önce öz disiplinini oluşturmalıdır. Peki bu kavramlar neyi ifade ediyor sizce? Bizim toplumumuzda insanlar yönetmekten çok yönetilmeyi tercih ediyor, aslında bunun temel nedeni eğitimi sadece okuldan ibaret sayıp, dışarıda uyarıcılara algımızı kapatmamızdır. Çevremdeki insanlara bir yılda kaç kitap okuduğunu sorduğumda, eğer bana verdikleri cevap 3 rakamını geçiyorsa, o kişiye olan saygım artıyor. Ama aynı insanlara sorun bakalım günde kaç adet dizi izliyorlar? Herkes hayatın anlamını arar durur, bir sorun, kaç kişi hayatın anlamını bulmuştur? Kanuni Sultan Süleyman'ın şu sözünü asla unutmamalı insan; "Ben öldüğümde bir elimi tabutumdan dışarı çıkarın ki herkes benim bile bu dünyadan eli boş gittiğimi görsün." Etrafımıza baktığımızda, insanların hep bir hırs için koşturduğunu görürüz ve yıllar geçtiğinde o kişiye bu hırsın ona ne kazandırdığını sorduğunuzda, size vereceği cevap koca bir hayal kırıklığı olacaktır. Peki bu durumda neden bu çaba, hepimiz hırsın insana zararı olan bir şey olduğunu biliyor olmamıza rağmen neden bu yolda yürümekten vazgeçmeyiz? İnsanı kontrol eden şey egodur ve ego yaş ilerledikçe artar, ego ne kadar yüksekse, insanın öğrenme durumuda bir o kadar yavaşlama olacaktır. Bir çocuğun öğrenme sürecini düşündüğünüzde, onlar hiç bir zaman düştüklerinde çevrenin ne diyeceğini düşünmezler, bu yüzden de öğrenme süreçleri çok hızlı gelişir, çocuklarda ego nerdeyse yoktur. Eğer çocuklarda ego gelişmiş olsaydı, hiçbir şey öğrenemezlerdi. Bu nedenledir ki bir insanın kendi için yapacağı en iyi çalışma, egosunu baskılama çalışması olacaktır. Egonuzu ne kadar geri planda tutarsanız, o kadar sağlıklı adımlar atarsınız. Peki ego nasıl kontrol altına alınabilir? Bu o kadar kolay değil tabiki ama insan ne zaman olduğu durumu kabullenir o zaman ego baskılanmaya başlar. En önemlisi hiçbir zaman hata yapmaktan korkmamak gerekir, hayatı başkaları için değil kendimiz için yaşamalıyız, ne zaman başkalarının ne diyeceği ile ilgilenmeyi bırakırız o zaman ego yu yenmeyi başarabiliriz. Başkalarının sizin için söylediklerini mutlaka ayırd edin, eleştiriye ruhunuzun kapılarını açın ve onları inceleyin. Eğer eleştiri yapıcı ise mutlaka değerlendirmeye alın ve eğer eleştiri yıkıcı ise ondan olabildiğince uzak durun. Gelen eleştirilere karşı savunmaya geçmek yerine onları ödev olarak alıp almayacağınıza karar verip, sakince değerlendirmeye başladığınızda ego yu baskılamayı başarmışsınız demektir. Ego nun baskılanması, hiçbir zaman ben oldum dememektir. Kibir ile ego birbirini besleyen iki duygudur. Bu ikisinden de mutlaka uzak durmak gerekir.

bottom of page