top of page

GÜÇLÜ ECZANE YÖNETİMİ

 

“Başarı bir hayal kırıklığından diğerine coşkunu hiç kaybetmeden koşabilme yeteneğidir.”

Winston Churchill

 

 

   Değişim dediğimizde aklımıza gelen ilk şey nedir ve bu düşünce ilk olarak nerede ve ne zaman sizin zihninizi zorlamaya başladı? Değişim denilen şey; “Bir süreç içindeki değişikliklerin tümü.” Olarak tanımlanabilir. Değişim tanımlanması gereken ve aynı zamanda dikkatle yönetilmesi gereken bir süreçtir, bu nedenle değişim yönetimini de ayrıca tanımlamak gerekmektedir. Değişim yönetimi, hızla değişen bir ortamda ayakta kalabilmek ve rakiplerin önüne geçebilmek için, işletmenin kendini yenilemesi, değişim fırsatlarını analiz edip ortaya çıkan potansiyeli değerlendirmesi ve en uygun stratejinin belirlenip bunun uygulanması için yeniden örgütlenme ve yapılanma işidir. Peki, eczanelere bu değişim yönetimi entegre edilmeli midir? Sene 2005 Türkiye da sağlık alanında bir değişimin ilk tohumları atılıyor, o yıla kadar ilaçlarını SSK hastanelerinden alan hastalar 10 Şubat 2005 tarihinden itibaren serbest eczanelerden ilaçlarını temin etmeye başladılar. Elbette genelde yaşandığı üzere bu uygulamada da belir bir süre devam eden sorunlar yaşandı, eczanelerin 2005 yılı sözleşme işlemleri devam ettiği için o tarihte bir çok eczane SSK ile anlaşma imzalayamamıştı ve ilk sanırım o tarihte hastalar ve eczacılar karşı karşıya getirildiler. İlaçlarını almak isteyen hastalar ile sistem çalışmadığı için ya da henüz anlaşma işlemleri tamamlanmadığı için hastalara ilaçlarını veremeyen eczacılar arasında bir tartışma süreci başlamış oldu. Bu ne ilkti ne de son olacaktı. Sistem oturmaya başlaması ile hem hastalar, hem de eczacılar derin nefesler almaya başlamıştı ki, 2006 yılında devletin yeni bir yapılanmayı harekete geçireceği söylentisi ayyuka çıkmaya başladı ve 31.05.2006 tarihinde yayınlanan bir kanunla SSK, Emekli Sandığı ve Bağkur tekbir çatı altında SGK çatısı altında birleştirildi. 10 Şubat 2005 tarihinde başlayan ve SSK lıların serbest eczanelerden ilaç alabilmeleri ile birlikte büyüyen ilaç pazarının büyümesini yavaş yavaş engelleyecek bir adımdı bu yasa. Bu yasa sonrasında her bir hastanın kullandığı ürünler ile ilgili ödeme standartları tek alıcı olan SGK tarafından şekillendirilmeye başladı. İşte bu tarihler sonrasında Eczaneler için kâbus günleri başladı. İlaç fiyatlarında düşüşler, kurum iskontoları, ödeme şartları değişiklikleri, sürekli değişen sağlık uygulama tebliğleri, ilaç fiyat belirlemelerinde kullanılan kurun sabitlenmesi eczanelerin mevcut iş yapışlarını zorlamaya, düşen ilaç fiyatları ve karlılık oranları eczacılarımızın işletmelerini çalıştırmakta zorlanmalarına neden oldu.

   Son dört yıldır, gerek firmalar, gerek eczacı odaları, eczanelerin geleceği kazanmaları için bir değişime ihtiyaçları olduğunu, bu değişimi en iyi ve hızlı şekilde uygulayanların ise ayakta kalabileceklerini anlatmaya çalıştılar. Ancak bu değişim sandığımız gibi sadece eczanenin içini değiştirelim, üç beş ürünü sağda solda sergileyelim ve satılmasını bekleyelim kadar kolay değildi. Aslında bu değişimde ilk olarak eczacıların değişimin her bir parametresinde kendilerinin de bu değişimin içinde, tam ortasında olmaları gerektiğine inanmaları önemlidir. Genel olarak eczacılarımız ile yaptığımız eğitimler ve danışmanlık çalışmalarında bu eğitim ya da danışmanlık çalışmalarından beklentilerinin ne olduğunu sorarak çalışmaya başlarım, aldığım cevaplar ise neredeyse her defasında benzer. Eczacılarımız, ilk olarak değişime nereden başlamaları gerektiğini bilmediklerini, eczanelerinde kategori çalışmalarında ve tanzim teşhir uygulamalarında hangi ürünü nereye ve nasıl koymaları konusunda kararsız olduklarını, çalışanları ile ilişkilerinde ve onları yönetirken geçirdikleri aşamalarda yetersiz olduklarını, çalışanlarının motivasyonlarını üst düzeyde tutmak konusunda nasıl davranmaları gerektiğini bilmediklerinden yakınıyorlar. İnsanoğlu genel olarak mevcut düzenini değiştirmek konusunda hep tedirgindir, bu nedenle ilk yapmanız gereken önce siz hayatınızın bundan sonrasında bir çok alışkanlığınızı değiştirmeniz gerektiğine inanmalısınız. Unutmayın; “Dünü silemezsiniz ama yarını yazabilirsiniz…”

         Bu belirleme doğrultusunda eczanelerde ilk yapılması gereken gelecek planınızı ne doğrultuda oluşturacağınıza karar vermek olmalıdır. Eczanenizde hâlâ sadece hastaların reçetelerini karşılayan bir çalışma modeliniz mi olacak, yoksa bunun yanında tüketici odaklı bir yaklaşımla eczanenize gelen kişilerin beşeri ilaç dışı ihtiyaçlarını da karşılayacak bir eczane mi olacaksınız? İşte bu karar sizin bundan sonra ki yaşamınızı şekillendirecek önemli bir ayrıntıdır. Sonrasında yapmanız gereken ise, almış olduğunuz karar doğrultusunda davranışlarınızı şekillendirmek olmalıdır. Hedeflediğiniz şeye siz ne kadar inanırsanız ve bunun için ne kadar istekli olursanız ekibiniz de bir o kadar istekli olacaktır.

         İşim gereği pek çok eczane ile danışmanlık ve ya eğitim görüşmeleri yapıyorum, bu görüşmelerin neredeyse yarısından fazlasında eczacılarımıza önce kendilerine hedef olarak koyduklarına kendilerinin inanmaları gerektiğini ve sonrasında gerekli tüm çalışmaları yapabileceğimizi ifade ediyorum. Bu detay işin en önemli kısmını oluşturmaktadır.

         Ekip yönetimi zor bir süreçtir, yönettiğiniz ekibe liderlik etmek ve onlara doru yönlendirmeler yapmak zorundasınız. Bir lider birlikte çalıştığı insanlara en doğruyu en anlaşılır ve motive edici yolla aktarabilen kişidir. Eczaneler de diğer tüm iş yerleri gibi, kâr amacı güden kuruluşlardır. Bu kuruluşların en temel kaynağı ise çalışandır. O halde ilk yapılması gereken her zaman iş ve beceri kalitesi yüksek kişilerle çalışmak ve bu kişilerin beceri ve bilgilerini sürekli geliştirecek eğitim planlamaları ile işlerine her zaman bir artı değer katmalarına yardımcı olmaktır.

 

FARUK NALBANTOĞLU

bottom of page